Kırşehir'li Araştırmacı Yazar Delilerin Yaşantısını YazacakKırşehir'li Araştırmacı Yazar ve aynı zamanda sitemiz köşe yazarlarından Sayın Serdar Atabay, Kütahya'da yaşayan ve daha önce yaşamış meczup
ve deliler üzerine kitap hazırlığına başladı. Atabay, yaptığı açıklamada, toplumsal yaşamda meczup ve delilere karşı
gösterilen dışlayıcı ve horlayıcı tavrın doğru ve kabullenilebilir bir şey
olmadığına inandığını söyledi. İnsanların bu dışlayıcı ve horlayıcı
tavrın pek farkına varmadan yaşadığını ifade eden Atabay, ''Meczup ve deli diye
nitelenip belli kalıplarda tutulan bu insanların yaşamlarını gözler önüne sermek
amacıyla bir kitap hazırlama ihtiyacı hissettim'' dedi. Türk Dil
Kurumunun (TDK) Büyük Sözlüğünde meczubun ''Tanrı aşkıyla aklını yitirmiş
kimse'', delinin ise ''Aklını yitirmiş olan, akli dengesi bozulmuş olan,
mecnun'' diye tarif edildiğini anlatan Atabay, meczup ve delilerin toplumda
ciddiye alınması gerektiğine işaret ederek, şöyle konuştu: ''Sağlıklı
bir akla sahip olan her insan, içinde taşıdığı deli ve meczup olabilme
potansiyelinin varlığından haberdar olmalı. Toplumda, 'Akıl insanı terk ederse
deli, insan aklı terk ederse meczup olur' şeklinde ilginç bir bakış açısı
geliştirilmiştir. Toplum, akıl ve ruh yönünden tedaviye ihtiyaç duyulan kişileri
deli diye tarif ederken, rızkı sadece Allah tarafından özel bir şekilde temin
edilen, kendilerine has esrarlı halleri olan, etraflarındaki kişilere zararları
dokunmadan yaşayıp gidenlere de meczup demiştir. İslam medeniyeti bu insanları
en başından beri hasta olarak kabul etmiş ve dini yükümlülüklerden muaf
etmiştir. Batı medeniyeti, Ortaçağ'da bu insanları 'şeytanın oyuncağı olmuş
ruhlar' diyerek toplumun dışına itmiş, hatta bu savunmasız insanları ateşte
yakmıştır.''
Osmanlı padişahlarından 2. Abdülhamid'in ''İstihbarat-ı
Meczubiye'' adında bir istihbarat servisi kurarak, deli ve meczuplarla ilgili
önemli bilgileri toplayıp vatanı birçok tehlikeden korumaya çalıştığının
bilindiğine dikkati çeken Atabay, ''Deli olmadan veli olunmaz'' atasözüyle bu
kavrama vurgu yapıldığını kaydetti. Atabay, Anadolu insanının tarih
boyuncu meczup ve delileri tanımlamayı bu iki kelimeyle sınırlı tutmadığını,
onları ''aklı yitik, dilenci, sefil, sevdakar, cünun, mecnun, divane, divanegi,
şeyda, şeydai, bi-huş, bi-mağz, bi-dimağ, na-hıred'' diye nitelediğini ifade
etti.
Modern tıp ve psikiyatride meczup ve delilerin akıl ve ruh
hastası diye isimlendirildiğini bildiren Atabay, ''Modern tıp bu konunun
ciddiyeti üzerinde etraflıca bir bakış geliştirmeli, konuyu yalnızca biyolojik
ve kimyasal birtakım tepkimelere indirmemeli, meselenin dini ve soyut yönüyle
bir bütün halinde ele alınmasını sağlamalıdır'' diye konuştu.
-KÜTAHYA'DAKİ MECZUP VE DELİLERİN YAŞAMLARINDAN ÖRNEKLER-
Kütahya'da yaşayan ve deli, meczup diye nitelendirilen kişilerin yanı sıra
geçmişte yaşamış deli ve meczupları tanıyanlarla birebir görüştüğünü dile
getiren Atabay, bu örneklere de kitabında yer vereceğini söyledi.
Atabay, kentteki bu kişilerin zamanlarının çoğunu Ulu Cami, Yeşil Cami ile
Dönenler ve Takvacılar camileri çevresinde geçirdiğini tespit ettiğini
anlatarak, şunları kaydetti:
''Deli ve meczupların yalnızca bu dört
mevkide kümelenmelerin sebebini, bu bölgelerin ortak bir paydası olmasıyla
açıklayabiliriz. Genel olarak bu dört bölgede yaşayan ve bu semtlerin sosyolojik
ve ekonomik olarak baskın karakterini oluşturan Kütahyalılar, modernitenin
çarkına kendilerini kaptırmamış, geleneksel ve maneviyatçı algıyla yaşamlarını
sürdüren insanlardır. Bu sebeple deli ve meczuplar buralardaki insanlarla daha
kolay ve sıcak ilişkiler kurabilmiş, bu da deli ve meczupların zamanlarının
çoğunu buralarda geçirebilecekleri cazip mekanlar olarak görmelerini
sağlamıştır.''
Kütahya'da son yıllarda yaşayan ve bazıları hayatta olan
deli ve meczupların, Meczup Deli Cevcet, Meczup Derviş Ağa, Deli Tevfik,
Ağızörenli Kurbağacı Arif, Çöpçü Ali Osman, Yeşil Muzaffer, Deli Nadire, Spor
Ali, Tepeköylü Deli Mıstık, Deli Uzay Bir Feza İki Osman Derya, Deli Aliye, Deli
İbiş, Meczup Deli Salih, Prenses Deli Turan olduğunu belirlediğine işaret eden
Atabay, ''Kütahya halkı, farklı isim, davranış ve zaaflarıyla topluma mal olmuş
bu renkli kişiliklerden oluşan gönül insanlarını bağırlarına basarak onlara
sahip çıkmıştır'' dedi.
Atabay, Kütahya'da önceki dönemlerde yaşayıp
ölen Meczup Deli Cevcet, Meczup Deli Salih ve Çöpçü Ali Osman'ın renkli ve
unutulmayan tavırlarıyla toplum hafızasında önemli yer edindiklerini belirtti.
Meczup Deli Cevcet'in Kütahya ve Eskişehir'de aynı zamanda çeşitli
kişilerce görüldüğünün iddia edildiği söylentinin halen halk arasında
anlatıldığı bilgisini vererek, şunları söyledi:
''Başka bir söylentiye
göre, Meczup Deli Salih, Ulu Cami'den çıkarken 'Amanın bir geliyor', 'Amanın bir
geliyor' diye haykırışını zamanın velisi Duagür Halit Efendi duymuş, 'Aman
Salih, dağlara taşlara' demiş. Meczup Deli Salih, bundan sonraki haykırışlarını
'Dağlara taşlara' diyerek tekrarmış ve Kütahya'nın civarına yağan çok büyük bir
yağmur afetinden kurtulduğu söylenmiş. Zamanın velisi Duagür Halit Efendi,
Meczup Deli Salih'i uyarmasa o büyük yağışın kenti yıkıp geçeceği bir söylenti
olarak anlatıla gelmiştir. Deli ve meczup diye nitelendirilen gönül insanlarını
Allah'ın bize birer emanetleri olarak sevmek, saymak ve sahiplenmek, toplum için
manevi bir sorumluluktur.''
Kaynak: zafer Basın Yayın-Kütahya Hemşerimizi canı gönülden kutluyoruz ve destekliyoruz. Dünya Kırşehirliler Derneği
|