29/10/2012
Konu Kırşehir olunca yazmadan edemiyorum.
Yıllar yılı Kırşehir’in göç verdiğini, nüfusunun sürekli düştüğünü yazar dururum.
Başka illeri, ilçeleri gördükçe, tanıdıkça üzülürüm Kırşehir’e…
Hep elem duyduğum Kırşehir ne çektiyse siyasetten çekti dersem yalan mı söylemiş olurum?
Başka iller gibi güçlü, kuvvetli, tuttuğunu kopacak, bakan olacak siyasetçileri bulup seçemiyoruz nedense…
Ondan dolayı olsa gerek seçtiklerimizi hatırlayınız, kaçı Kırşehir’e geri dönebildi?
Kırşehirliler memleketlerinden ayrılıp başka illere göçtükçe başka illerden, ilçelerden göç aldı Kırşehir…
Ama gelenler gidenlerin yerini dolduramadı hiçbir zaman.
Böylece Kırşehir’in siyasi yapısı da değişti.
Kırşehirliler1950’li yıllarda iktidarların oy için sunduğu nimetleri elinin tersiyle itti. Oylarını satmadılar, oylarına sahip çıktılar. Kendi bağrından çıkan evladına oy verdiler.
Bugün böyle mi?
İşte o günlere dair yani 1954’te yapılan seçimin öyküsünü değerlendirmek istiyorum.
2 Mayıs 1954 tarihinde yapılan seçimin sonuçları muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi için tam bir felaket, başka bir deyişle hezimet oluyor.
İktidardaki Adnan Menderes’in Demokrat Partisi tam 508 sandalye ile olağanüstü bir zafer kazanıyor. CHP ise TBMM’ye topu topu 34 milletvekili getirebilmişti. Üçüncü parti Cumhuriyetçi Millet Partisi ise sadece Kırşehir’den 4 milletvekili çıkarabilmişti. (O zaman ki seçim yasasına göre bir ilde en çok oyu olan parti o ilin bütün milletvekillerini alıyordu)
Bu görkemli zafere karşı Menderes yine de mutlu değildi.
Menderes oyların yüzde 58.42’sini almasına rağmen CHP’nin yüzde 35 oy toplamasından rahatsızdı.
Çevresine “Demek ki bu memlekette demokratlaştıramadığımız yüzde 35’lik bir kitle var” demişti
Menderes ne pahasına olursa olsun muhalefeti susturmak, sindirmek istiyordu. Bunu kafasına koymuştu.
Seçimlerden sonra Bursa’dan milletvekili seçilen Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın mazbatasını aynı ilden seçilen milletvekilleri Çankaya’ya götürürler. (O zaman Cumhurbaşkanları da milletvekilleri arasında seçiliyordu)
Bayar teşekkür ettikten sonra “Kırşehir’i ilçe yapacağız!” diyor.
İktidar ilk darbeyi kendilerine oy vermeyen ve Osman Bölükbaşı ile üç arkadaşını Meclis’te gönderen Kırşehir’e ve Kırşehirlilere indiriyordu.
Bursa Milletvekili Dr. İbrahim Öktem “Ama bu olmaz. Herhalde latife ediyorsunuz” diye itiraz eder.
Bayar “Çok ciddi söylüyorum. Göreceksiniz” diyor.
Seçimden 28 gün sonra İçişleri Bakanı Namık Gedik devletin Anadolu Ajansı’na Nevşehir’in il yapılacağını, Kırşehir’in de ilçe olacağını ve bu yeni kente bağlanacağını açıklıyor.
Kırşehir’in ilçe olacağını resmen açıklayan o İçişleri Bakanı Namık Gedik 1960 ihtilalinde İçişleri Bakanlığı’nın penceresinden kendisini atarak intihar etmişti.
İşte Demokrat Parti’yi 28 Mayıs 1960 ihtilaline götüren olayların başlangıcı olan Kırşehir olayı böyle patlak vermişti.
Gerekli yasa tasarısı hemen hazırlanıyor ve komisyona gönderiliyor.
Meclis’te görüşülmeye başlayan yasa tasarını savunan Demokrat Parti’nin Ankara Milletvekili ve Adalet Bakanı Osman Şevki Çiçekdağı’na Cumhuriyetçi Millet Partisi Kırşehir Milletvekili Osman Alişiroğlu, “Yuh sana nankör!” diye bağırıyor Meclis’te…
Alişiroğlu “nankör” demekte haklıydı. Ne acı ki Osman Şevki Çiçekdağı da Kırşehir’liydi. Yani Kırşehir’in ilçeliğe düşürülmesine ilişkin kanun teklifine ilk imzayı o koymuştu.
Daha sonra Kırşehir Milletvekili Osman Bölükbaşı kürsüye çıkıyor ve yasayı eleştirmeye başlıyor.
Başbakan Adnan Menderes, Bölükbaşı’yı dinlerken sürekli gülüyor. Bölükbaşı dönüp Menderes’e şöyle diyor:
“Ben konuşurken Başbakan çok gülüyor. Bu hal Menderes’in kendi memleketi Aydın’ın başına gelmez.”
Konuşmalardan sonra yapılan oylamada CHP’nin 35, Cumhuriyetçi Millet Partisi’nin 4 oyuna karşılık 285 oyla Kırşehir’in ilçe olması kabul ediliyor.
Kurtuluş Savaşı’nda ve Milli Mücadele’de Atatürk’ün yanında yer almış Anadolu’nun tarih ve kültür şehri Kırşehir Cumhuriyet tarihinde bir iktidarın gazabına uğruyor, il iken ilçeliğe düşürülüyor.
Büyük Atatürk ne güzel söylemiş:
“Efendiler; aziz milletime şunu tavsiye ederim ki bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki asli cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden biran feragat etmesin.”
Bu söz ne büyük söz.
Kırşehir o tarihten bu tarihe kadar bir daha da belini doğrultamadı.
İşte Türk demokrasisinin kara bir sayfasını oluşturan bir ilin iktidar partisine oy vermediği için ilçe yapılmasının öyküsü böyle.
Bugüne gelirsek yine yeni il ve ilçelerin kurulması gündemde.
1954’te kolu kanadı budanan Kırşehir; Hacıbektaş’ı, Kozaklı’yı Avanos’u yeniden almayı beklerken, bir takım kişiler Çiçekdağı ve Akçakent’i Kırşehir’den kopartarak daha da küçültmenin içindeler.
Kırşehir olarak bu konuda dileğimiz böyle bir şeyin yaşanmaması, böyle bir acıyı görmemesidir.