Emperyalist güçlerin her türlü hilelere başvurarak, acımazsızlığı ve zulmü uygulayarak, Osmanlı İmparatorluğunun son kalesi olan Anadolu’yu hızla işgale başlamamışlardı.

Memleket dört bir taraftan hızla çökertilmek istenirken, Mustafa Kemal ve arkadaşları “Ya İstiklal, Ya ölüm”parolasıyla yola çıkarak yıllar sürecek çeşitli cephelerdeki savaşlar sonunda harap ve bitap düşen milletimi ayağa kaldıracaktı.

Her türlü sıkıntıya rağmen Türk Milleti esareti asla kabul etmeyecekti. Samsun’da parlayan güneş, yurdun her yanına yayılmaktaydı. Erzurum, Sivas Kongreleri sonunda alınan hayati kararlar istiklal ateşini yükseltmişti.

Ankara’ya geçerken Mucur’umuzu şereflendiren Mustafa Kemal’i büyük bir coşkuyla karşılayan Mucur Halkı, büyük önder’i bağrına basmıştı. Mucur Halkı’nın tam desteğini ve samimiyetini gören Büyük Önder, şu veciz sözü tarihe kazımıştır.”Bu küçük kasabadaki hürmeti ve çocukların gözlerindeki zekâyı hiçbir yerde görmedim.”

Her yıl 22 Aralık’ta Atatürk’ün Mucur’umuza gelişini çeşitli etkinliklerle kutluyoruz. Bu yıl yapılan etkinliklerde Atatürk koşuları çekişmelere sahne olmuştur. Aynı gün Mucur Meslek Yüksek Okulu’nda saat 11.00 de yapılan programlar yoğun bir izleyici tarafından takip edilmiştir. Salonun darlığı nedeniyle seyircilerin bir bölümü programı ayakta izlemişlerdir.

Tertipli ve düzenli bir şekilde sunulan programda en çok ilgi çeken müzik ve müzikli şiirlerin okunmasıydı. Meslek Yüksek Okul Öğrencilerinin disiplinli ve etkileyici bir şekilde çalışmalarını icra etmeleri coşkun alkışlarla değerlendirilmiştir.

Atatürk’ün Mucur’a gelişiyle ilgili hazırlanan programda emekleri geçen herkesi kutluyorum. İki konu üzerinde de fikrimi söylemek zorundayım.

Programın hazırlanması önce Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğüne veriliyor. Halk Eğitim Müdürü programın zenginleşmesi açısından Mucur’lu iki halk şairiyle görüşüyor. Program sırasında kendi yazdıkları günün önemi ile ilgili şiirlerini okunması kararlaştırılıyor.

İlim ve edebiyat Eserleri Sahipleri Meslek Birliği  (İLESAM) üyesi olan, yazdıkları kitaplarla, yerel televizyonlarda yaptıkları programlarla takdir toplayan, Kırşehir’deki kültürel etkinliklerde başarılı icraatlar sunun şairlere soğuk bir haber verilip, programın sadece Meslek Yüksek Okulu tarafından yürütüleceği bildiriliyor.

Mucur Halkına mal olmuş bu şairlerin şiirlerini okumada ne gibi bir mahsur var ki; programa alınmıyor. Bu önemli etkinlik bir kurum ve kişilerin keyfiliğine

 bırakılmamalıdır. Birlik ve beraberlik içerisinde herkes üzerine düşen görevi yapmalıdır.

Şairlerden birinin gönderdiği “Vatan dedik, bayrak dedik, ant içtik”adlı şiir her nedense programa alınmayıp okutulmasına izin verilmemiştir. Oysa tamamen günü anlatan bir şiirdi.

Halkın dili olan şairler hiçbir zaman susturulmamalıdır. Şu sözler kafalarda bir kez daha yorumlanmalıdır.

“Gençlikte bilmezler, kıymetini, kadrini,

Öldükten sonra yaparlar, mermerden kabrini.”

İkinci hususta; adil olmayan bir uygulamadır. Her yıl Atatürk’ün Mucur’a gelişi nedeniyle, Ankara’da ki Mucur’lular Derneği organizasyonuyla Mucur’dan idareci, öğretmen ve öğrencilerden oluşan grupları ağırlamak, Anıtkabir’i ziyaret ettirme etkinlikleri yapılmaktadır.

Sanki Mucur’da başka okul müdürü, başka okul öğrencisi yokmuş gibi iki yıldır aynı okul müdürünün ve aynı okul öğrencilerinin gönderilmesi halkın dikkatini ve tepkisini çekmektedir. Her okuldan belli gruplar oluşturularak, sıra ile değişik okul müdürlerinin gönderilmesi daha uygun ve daha adil olacağı kanaatindeyim.

İş başa düşünce, düşman kapıya dayanınca yine bu milletim, yine Mucur Halkı emperyalistlere, zalimlere gereken dersi vermeye her zaman hazırdır. Şahlanan milli ruh ve güçlü irade ortaya çıkacaktır.

Şu anlamlı sözlerle saygılarımı sunuyorum.

“Ata’mdan kaldı bu toprak, gezip tozmayalım mı?

Yabanlar kıskanır diye, destanlar yazmayalım mı?

                                                                                              23.12.2011

                                                                                              Ali Aydemir