Duran Erdoğan
duranerdogan1947@gmail.com
AGOP’un KUŞU
24/04/2012 YARENLİKLERİN
DOSTLARLA PAYLAŞILMASI
Aklımıza her geleni yarenlik saymamız ve
sanmamız doğru değil. Yarenlik hem espirili olmalı hem de güldürüp, düşündürüp
eğlendirmeli. Her ülkenin kendine özgü yarenlik ustaları ve ünlüleri var. Bizim
ülkemizde de en ünlüsü Nasreddin Hoca’dır. Bazen mesajın daha etkin olabilmesi,
dikkat çekmesi, sözümüzün dinlenmesi için kendimizle ilgili yarenlikleri bu
ünlülere mal ederek anlattığımız da olmuyor değil !.. “Nasreddin Hoca bir gün
televizyon izlerken” diyerek yarenliğe başlıyorsak, işte bu yarenliğin –argo
tabirle- “cılkının çıkmış hâli”dir, bilesiniz. Bu tür yarenliklere genelde gülünse bile,
gülen yüzlerde mutlaka ekşime belirir...
AGOP’un KUŞU
Agop yalnız yaşayan birisi. Yalnızlığını
gidermek için Kapalı Çarşı’daki kuş
satıcısı Bayram’dan iyi cins bir muhabbet kuşu satın alarak eve getirir. Şimdi
tek can dostu, evdeki arkadaşı “Naz”
adını verdiği kuşu. Zaman-zaman onu
kafesten çıkarır, evin içinde uçurur, dertleşip, konuşur ve kuş daha sonra
kendiliğinden kafesine girer. Her gün
aynı seromoni periyodik olarak devam eder. Bir gün yine Agop çilingir sofrasını
kurar, bir taraftan demlenirken bir taraftan da “Naz”la muhabbeti koyulaştırır.
Agop, içkiyi de fazla kaçırıp, sızar. Agop kendine geldiğinde kuşu “Naz”ın da
duvardaki Haça sıçtığını; masadaki
kadehten de birkaç yudum alarak sarhoş olup yerde baygın yattığını görünce,
kuşuna çıkışır: “Müslüman kuşuysan, içkiyi niye içtin?
Hristiyan kuşuysan Haça niye sıçtın?
Şimdi senin tüylerini yolmam mı?” der.
ÇERÇİ EŞŞEĞİ GİBİ Mucur’un Gümüşkümbet Köyü’nde geçen bir
konunun anekdotunu sizlerle paylaşmak istiyorum. Efendim, bıyıkları
yeni yeni terleyen bir kıdemsiz genç, sakal traşına başlamış. Baba da hevesli,
ilk çocuğu, mürüvvet görüyor. Nefis bir traş takımıyla birlikte bir kaç çeşit
de losyon almış.Oğlan da birini bitirip öbürünü kullanmıyor, azıcık ondan,
biraz öbüründen derken karıp katıyor. Bu kokteyl kokudan ninesinin burnu da
nasibini alıyor. Torununun kendine delikanlılık havası vermesine pek keyiflenen ninesi: “Gâvurun sıpası, ne de gözel kohuyon öyle,
çerçi eşşeği gibi .” der.* *Atila Erdemir’den alıntıdır.
MÜFETTİŞ EĞİTMENİ TEFTİŞ EDİYOR ! Bir Gezici Başöğretmen, üç sınıflı Köy
İlkokulunu teftişe gelmişti. Geçip arka
sıraya oturdu. Eğitmen çocuklara çıkarma işlemini anlatıyordu. İki senelik
kartça bir öğrenciyi ekmek sacından yapmış olduğu kara tahtanın başına çağırdı: “Müfettiş dahil onüç kişi var öğretmenim” “ Oğlum, Müfettişi s..tiret. (çıkar) “O zaman oniki kişi kalır öğretmenim.” * *A.Erdemir’in 7. Kitabının 221 sayfasından
alıntıdır. Not: Bu da yazılır mı diyenlere!: Eğitim gerçeğinin dününü ve bu gününü de
kıyaslamak için yorumsuz örnektir. Sözün özü: Her fıkra, yarenlik tadında ve tavında olsa bile; her yerde, her zeminde ve her zamanda anlatılmaz. Yarenliklerin konuyu pekiştirici, dostlara sunulan mesajın akılda kalıcılığını sağlayıcı olmasına özen gösterilerek seçilmesi gerekir düşüncesindeyim. Zaten yarenlikler ancak dost meclislerinde anlatılan özlü sözlerdir. Yarenlikler bazen de dostların burnuna gül gibi güzel kokular soluturken; düşmanın alnının şakına gülle gibi değer. Bu nedenle kaş yapalım derken göz çıkarmayalım. Ağzımızdan çıkanın nerelere kadar uzandığını iyi bilelim.
Kırşehir Anekdotları Yazarı
E.posta: duranerdogan1947@hotmail.com Tel & Gsm: 0 (537) 308 56 58
|
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
ÖKÜZÜN VASİYETİ - 22/04/2014 |
BİR BÖLENİN HIRSI ve HINCI! - 15/04/2014 |
VERGİ HAFTASI - 08/04/2014 |
BU YEREL SEÇİMİN KAZANANI MİLLET OLSUN - 01/04/2014 |
UNUTMAK ve NANKÖRLÜK - 24/03/2014 |
EĞRİ YOLDAN SAPMAYANIN VAY HALİNE! - 16/03/2014 |
BENİM BELEDİYE BAŞKANIM BÖYLE OLMALI - 18/02/2014 |
KIRŞEHİR HALK KÜLTÜRÜNÜN SESİ YAREN TV BİR İNCİDİR - 01/02/2014 |
MUCUR ve HAVALİSİ SOSYAL YARDIMLAŞMA KÜLTÜR DERNEĞİ - 05/01/2014 |
Devamı |