Kültür bir milleti tanıtan, o milletin ayakta durmasını sağlayan ve varlığını devam ettirmede en büyük ilkelerden biridir.

Türk Milleti olarak; çok zengin kültürlere sahibiz. Kültürlerimizi yaşatmak, gelecek kuşaklara miras bırakmakta hepimizin üzerine düşen görevlerdendir.

Kuruluşu altı ay kadar bir zamanda kendinden söz ettiren KIYŞAD(Kırşehir Yazarlar ve Şairler Derneği)sosyal ve kültürel etkinliklerde üzerlerine düşen görevleri yapmakta ve hizmetlerine devam etmektedir.

Anneler gününü taçlandırmak amacıyla 3 Mayıs 2012 tarihinde Mucur Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğü Konferans Salonunda Mucur’lu Şair ve Yazarlar, bir şiir ve türkü dinletisi gecesine imza atmışlardır.

16 şairin kendi yazdıkları ve çoğu da anne ile ilgili şiirleri duygulu anlar yaşatarak seyircilere sunmaları takdir edilecek nitelikteydi. Kıyşad üyelerinden Kırşehir’li şair, besteci, saz ustaları İsa ERDOĞAN ile Adnan TORUN’un kendi bestelerini icra etmeleri ayrı bir güzellikti.

Kıyşad Başkanı Zübeyde GÖKBULUT’un açılış konuşmasıyla birlikte annesi için yazmış olduğu duygusal şiirde hatıralarda iz bırakmıştır.

İlçe Kaymakamı Sayın Arif YALÇIN’ın ve Mucur Belediye Başkanı Sayın Ali ŞAHİN’in geceye şeref vermeleri, fedakârlıkta bulunup, sıcak ve samimi davranmaları, Belediye Başkanı’nın programa katılanlara birer onur belgesi sunması çok olumlu bir davranıştı.

Bu tür etkinliklerde duyarlı davranmayıp, davetimize icabet etmeyenlere de haliyle sitemlerimiz olacaktır. Konferans Salonunun üçte birinin boş olması, bizleri haliyle üzmüştür. Yağmuru ve maçı bahane edenler kendi muhasebelerini kendileri yapsınlar.

Gerçekten duygulu anların yaşandığı bu önemli geceyi herkesin görmesini isterdim. Yaşları on sekiz ile yaşları seksen olan şairlerin ağlayarak okudukları şiirler dinleyenlerin yüreklerine birer kor gibi düştüğüne inanıyorum.

Eğitimci, şair, yazar seksen yaşındaki Vahit Bulut’un, sahnede ağlamamak için kendini zor tuttuğunu ve “Annesizim, annesizim”.şiirinin hepimizi çok sarstığını belirtmeden geçemeyeceğim.

Kıskançlığı, dedikoduculuğu bir tarafa bırakıp, etkinliklerde emeği geçenleri tebrik ve takdir etmek erdemliliktir. Kargadan başka kuş tanımayan, bülbüllerin seslerini kısanlar, her zaman hüsrana uğrarlar. Verilen görevi almamak, sonrada kriz çıkarmak, üslubu sertleştirmek, haddi, hududu ve hukuku tanımamak hiçbir zaman bir gönül adamına yakışmaz.

“Ya nikâhı kıyacaksın, ya da nikâh kıyacak birini bulacaksın”. Demiş atalar.

Yıllar yılı kültür için emek vermiş, çabalar göstermiş kişileri bir çırpıda kenara atmak, o nu rencide edici sözlerle hırpalamak, ailesinin yanında küçük düşürmeye çalışmak olgun bir insana yakışmayan davranışlardır. Güçlü insan nefsine ve sinirlerine hâkim olan, sabretmesini bilendir. Hiç kimse dört dörtlük değildir. Tabi ki her güzelin bir kusuru olacaktır. Kimsenin kusurlarını yüzüne vurmamayı, onur kırıcı davranışlardan kaçınmayı yüce dinimiz İslam bizlere duyurmuştur.

Hissi ve duygusal davranışlar hiçbir zaman aklın önüne geçmemelidir. Ferdi olarak birilerine söylenmesi gereken sözler, uyarılar topluluğun önünde sorgular şekilde yapılmamalıdır. Gönül kırmak kolay ama tamiri müşküldür.

Lider olan insanlar, soğukkanlılıkla, sabırla ve objektif bir şekilde hareket etmek zorundadırlar. Duygularını frenlemesini bilmeyenler, başkalarını incitebilirler. Keskin sirkenin küpüne zarar verdiğini bilmeyen yoktur.

Kişileri ve olayları gündemde tutmak yerine, ilkeli bir şekilde fikirleri topluma duyurmak zorunluluğumuz vardır.

Saygılarımla.

08.05.2012

Ali AYDEMİR