Duran Erdoğan
duranerdogan1947@gmail.com
KOPYALA-YAPIŞTIR GAZETECİLİĞİ
29/07/2012 Yazar
olmanın nitelikli ana kuralı bana göre: Okurun bazen önünde, bazen yanında ve
bazen de arkasında olmaktır... Zaman-zaman
beni yolda, belde, çarşıda, pazarda görenler çok fevkalâde akıl verirler: “Şunu
da yazsana, bunu da yazsana” derler.
Kırşehir deyimiyle: Akıllı lâfını deliye söyletirmiş ! Allah var, eğer okurun eleştirip, yazara pas
attığı o konuya hem kişisel, hem toplumsal özelliği nedeniyle yazar olarak ilgi
duyuyorsak, gündeme getirip tartışmaya açtığımız da oluyor. Okurlara, özellikle de yönetime yazı
beğendirmek çok zor... Eğer bir konuyu gündeme taşıyıp tartışmaya açıyorsak;
amacımız ‘bekçi dövmek değil, üzüm yemek’tir. Yazılanlara ve ortaya konan
fikirlere okur ilgi duyup taraf oluyorsa, ya da muhalefet edip ters tepki veriyorsa,
demek ki yazarın ‘mesajı’yerine
gümbür-gümbür ulaşmıştır. Sonuçta, yazar gündeme getirdikleriyle vicdanen
müsterih olabiliyorsa, mesajı da hedef
kitleye ulaştırmışsa, erdemli
kişilik sıfatını ortaya koymuştur. Her yazı yazana yazar denir mi? Bana
göre, yazdıklarını, basın-yayın araçlarıyla ‘Hedef kitleye ulaştırmış’ ise, bu
kişi yazardır. Yazar ‘Er meydanı’na çıkan pehlivan gibi, kispetiyle değil; er meydanında ilmiyle,
kalemiyle güreşendir. Er meydanına çıkan
pehlivan nasıl ki yüzünü
gizleyemezse, yazar da resmini, ismini gizleyemez... İsmini ve resmini
gizleyenlerin hücre partisinin köstebeğinden asla farkları yoktur. Böyleleri yazar
değil; birilerinin ‘kiralık kâtibi’dir. Kendini yazar sayan ve yazar sananlar,
ilmiyle ışık olup, cesur, yürekli pehlivanlardır. Onurlarından, ilkelerinden ve
hedeflerinden asla taviz vermezler... . Bir yazar olarak,
yeri gelmişken, biraz kendi sorunlarımdan, biraz okurların kaygılarından ve
özellikle de “Kopyala-Yapıştır” yöntemiyle ‘Gazetecilik’ yapanlardan, daha
doğrusu “Gazetecilik yaptığını sananlardan” söz etmek istiyorum: “Milenyum Çağı”olarak adlandırılan
günümüzde, teknolojinin hızlı ivme kazanmasıyla ‘Basın-Yayın’ ve kısacası:
‘Medya’ da değişim akımına uyup
kendilerine göre şöyle ya da böyle yol belirlediler.
Dev bir kadro kurup, bu işi ‘Çağdaş’ imajla yapanlara sözüm yok,
alınmasınlar... Esas diyeceklerim: Düğün davetiyesi ve kartvizit gibi ıvır-zıvır
şeyler basmak için matbaa kuran; bu arada ‘Resmî ilan’ pastasından da pay
sahibi olup nemalanmak isteyen, “kopyala-yapıştır”
yöntemiyle sembolik (sınırlı) sayıda ve sınırlı sayfada gazete basan ‘kısa
yolcu’ tüccar kafalılaradır... Efendiler ! 1968 yılından beri başta
Kırşehir olmak üzere hem ‘Yerel’ basının
ve hem de ‘Ulusal’ basının içinde varım. Emeğimin bedeli olarak ‘Yerel Basın’ın hiç bir
patronundan bu güne kadar bir kuruş
ücret (para) almadım; ki, kendilerine
karşı boynumu eğip, hesap vereyim. Ama ‘Ulusal
Basın ve Medya’da,’ bu kuvvetli kalem
sayesinde -Allah’ıma binlerce şükür- iyi şeyler yaptım; kazandırdım ve güzel kazandım.
Özellikle de uzun metrajlı ‘Reklam Senaryo’larını ilk icat edenlerdenim. Yaptıklarımı beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz
onun takdiri bana değil okura aittir. 1.
‘Reklam Senaryoları’ konusunda uzmanlaşmayı, 2. ‘Kültür yazarlığı’ konusunda
kariyerleşmeyi hedef belirleyip, bu iki konuda kendimi amatör ruhla halen kanıtlamaya
çalışıyorum. Öyle aşırı iddialı da değilim. Çünkü iddia ve inat insanı telâfisiz hata
yaptırıp, şirke ve kibire götürür. Yaptıklarıma gelince: Eserlerimi bir-bir
saymak hem yersiz ve hem de gereksizdir. Bir alay kitaba kaynaklık ettim. Başta
TRT olmak üzere, Medya’da binlerce
dakika Kırşehir Halk Kültürünü anlattım. Belgesellerde metin yazarlığı yaptım
veya konuyu bizzat kendim anlattım. Gelelim Kırşehir ve Mucur’da yayımlanan “Yerel
Basın”daki çabalarıma: Yöremizde yerimin, yönümün, hedefimin ve doğruların ne
olduğunu maalesef (halen) anlamış değilim. Kendini “Gazete Patronu
sayan ve sanan” birileri bizleri ya önemsemiyor ya da ‘emrinin altına aldığını’ sanıyor. Fikirlerimizi
beğenmez, aklınca ‘yarı şaka-yarı ciddî’ : “şöyle veya böyle yaz” diyerek, konu
verip, kendi fikirlerini enjekte eder.
Veya yazılarımızın çıktığı gazeteleri adresimize postalamaz... Başka yerlerde yazılarımızın
çıktığını görünce; kıskanır, “benden başkasına yazamazsın!” deyip, bir alay
sitemli çirkin sözler sokuştururlar... Etkinliklerimizi ve başarılarımızı haber
yapmazlar...Vesaire, vesaire... Sen kendini ‘Gazete Patronu’ sanıyor ve
sayıyorsun da; ben de senin babayın kölesi miyim, yoksa dolgu maddesi miyim? Kelepir olduğum için beni sana (çok ucuza) sattılar
da bundan haberim mi yok? Söylesene !
SEN ÇİZMEDEN
YUKARI ÇIKMA ! “Eski zamanlarda bir Sultan varmış. Bir
gün sarayın çizmecibaşı’nı yanına çağırmış. “Usta ! Öyle bir çizme istiyorum
ki, eşi ve benzeri başka bir kimse de olmasın” demiş. Çizmecibaşı özene bezene öyle bir çizme
diker ki, pırıl-pırıl, sağlam mı sağlam...İnsan ayağına giymeye ve yere basmaya
kıyamazmış... Sultan çizmeleri pek beğenmiş. Hemen giyinmiş ve etrafındakilere
sormuş: - “Nasıl !
Beğendiniz mi?” Herkes bir tarafını övmüş. “Güzel de söz
mü efendimiz !”demişler. Bundan yüz bulan Çizmecibaşı: “Efendimiz ! Pantolonunuz
da şu biçimde, ceketiniz şu şekilde ve
serpuşunuz da şöyle olsaydı...” derken, Sultan gülmüş ve ; -“Dur !” demiş... “Sen çizmeden yukarı
çıkma !” Sözün özü: Tarık Dursun K. “Nasıl yazar
oldunuz?” başlıklı deneme yazısının son paragrafında şöyle diyor: “Yazarı yazar
yapan ‘sıradan’ ya da ‘alelâde’likten çıkaran da bu yanıdır. Böyle bir yanı
olmayan da yazardır elbet, ama işte öyle bir yazardır: Kimliksiz, kişiliksiz,
yarınsız bir yazar.” Evlâdım Duran Erdoğan ! Sen de uzun uzun yazıp sana ayrılan köşenin
hatlarını aşma. Sınırları ve editörüyün sinirlerini zorlama... Kısa kes, anlayan
anladı zaten... Hoşça kalınız.
Duran ERDOĞAN Kırşehir Anekdotları Yazarı
E.posta: duranerdogan1947@hotmail.com www.duranerdogan.com
|
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
ÖKÜZÜN VASİYETİ - 22/04/2014 |
BİR BÖLENİN HIRSI ve HINCI! - 15/04/2014 |
VERGİ HAFTASI - 08/04/2014 |
BU YEREL SEÇİMİN KAZANANI MİLLET OLSUN - 01/04/2014 |
UNUTMAK ve NANKÖRLÜK - 24/03/2014 |
EĞRİ YOLDAN SAPMAYANIN VAY HALİNE! - 16/03/2014 |
BENİM BELEDİYE BAŞKANIM BÖYLE OLMALI - 18/02/2014 |
KIRŞEHİR HALK KÜLTÜRÜNÜN SESİ YAREN TV BİR İNCİDİR - 01/02/2014 |
MUCUR ve HAVALİSİ SOSYAL YARDIMLAŞMA KÜLTÜR DERNEĞİ - 05/01/2014 |
Devamı |