Duran Erdoğan
duranerdogan1947@gmail.com
YENİ YILINIZ KUTLU OLSUN!
29/12/2012 Yeni yıl denilince
eskiden (gençliğimde) aklıma hep tatil ve eğlence gelirdi... Hazırlıklar ve
rezervasyonlar çok önceden yapılır; özellikle gürültülü müziğin eşliğinde, saatler
24’ü gösterirken ‘üç-iki-bir’ geri sayımla gazino denen içkili eğlence
mekânlarında ‘felekten bir gece çalınarak’ keyifler çatılırdı. Uzun lâfın
kısası: ‘İşret’le (içki) bulanıklaştırılan beyinler gûya ‘şehvet’le, yani
‘içki+eğlence = sanal, yalancı, geçici, ‘mükemmel + mutluluk’la
sonlandırılırdı. İnanın, böylesine bir ‘yılbaşı
geçirmek’ bana hiç kısmet olmadı. Amma ara-sıra içimdeki şeytan ‘haydi, ne
duruyorsun sen de bu gruba uy’ diyerek beni tahrik edip, yönlendirmedi dersem
yalan olur. İçimdeki şeytanı, iradeli
nefsimin babayiğitliğinden mi, yoksa züğürtlüğümün
cömertliğinden mi, ne hikmettir bilemiyorum
‘iyi ki’ yenmişim. Şükürler olsun Rabbime!.. Yine, ‘Yeni Yıl’ denilince aklıma, içki,
müzik, dansözlü eğlencenin yanı sıra; ‘kumar, şans ve talih oyunları’nın bol
oynandığı bir gece gelmektedir. Bu gidişat, eskiden de böyleydi, sanırım şimdi de bu
devran yine böyle… Zira ‘yılbaşı’ denilen ‘eski ile yeni’ yılın buluştuğu o
renkli gecelerdeki yaşananlar ve yaşanılacaklar yarın da bu günden ve dünden
daha farklı olmayacak diye düşünüyorum. Konunun dinî boyutundaki manevî çöküntünün
zararlarını yazıp ayrıntı verirsem; “Duran Erdoğan çizginin dışına çıkmış, bu
haftanın ‘Cuma Hutbesi’ni yazmış” deyip, beni tefe koyarsınız, biliyorum. Geçenlerde kan tahlilini yaptırdığımda, doktorum
bana: “Kan değerleriniz 18 yaşındakilerle aynı oranlarda” dediğinde aramızda
şöyle bir konuşma geçti: “Kan değerlerim 18 yaşı gösterse neye yarar, gerçek
yaşım 66” dedim ve ilâve ettim “Rakı içen öldü de su içen ölmedi mi?” diye
sordum. Doktor: “Elbette her ikisi de öldü. Rakı içenler, on yıl daha erken
öldü. Hem de çok acılar çekerek öldü” dedi. “Yılda
bir kez içiyorum, hayatın tadını çıkarıyorum, bana bir şey olmaz” diyerek,
eğlence masalarında sakilik edenler, 1 Ocak sabahında yeni yıla kavuştukları
için sakinleştiklerinde ‘şükür namazı’ kılarlar mı-kılmazlar mı bilemem! Ama çoğu kez malûm gecede içkili araç
kullanırken ölen dostlarının acı haberini gazete manşetinden öğrenip; imama uyup, “ er kişi niyetine” kılınan ‘cenaze
namazı’nda saf tutarken bulurlar kendilerini. Yeni yılın başı, yılın felâket müjdecisi
olmamalı… Özellikle iç ve dış düşmanların en tahripkâr silahlarından birisi de uyuşturucu
ve insan (beyaz kadın) ticaretidir. Sigara,
alkol, keyif veren ve sair içkiler başta olmak üzere, uyuşturucu bağımlılarında
yaş ortalamasının düşmesi; iyiye değil,
tehlikeli kötüye gidişin göstergesidir. Çözüm önerisi: Zararlarının iyi
anlatılıp, yeni nesil, örf ve âdetine bağlı, imanlı ve ihlaslı yetiştirilmeli.
Tedavi giderlerini ‘Devlet ödediğine göre’; daha detaylı çözümü de yine evlâtlarını bu
bataktan kurtarmak da ‘Devlet Baba’ya düşer. Nedeni bana göre televizyon,
internet ve boyalı(renkli) basının özendirici, imrendirici yayınlar yapması. Kısacası:
Cehalet! Kahvehanede eğlencelik olarak oynanan
kumarlar, kumarbazları doğurmuştur. Bir kez içmekle bir şey olmaz diyenlerden
çıkmıştır; tinerciler, afyon, eroin, kokain bağımlıları, gaspçılar, hırsızlar,
katiller. Zararın neresinden dönülürse kârdır, denilerek; herkes üzerine düşeni
yaparsa, bundan cümle âlem mutlu olur. Demek ki “çoğu zararlı olanın, azının da
zararlarına” dikkat çekerek; “içki bütün kötülüklerin anasıdır!” diyen
peygamber, bu lâfı fantezilik olsun
amacıyla söylemedi. İçkinin akıl, ruh sağlığı ve aile düzenini bozduğu için
söyledi, eminim… Sözün özü:
İnandığı gibi yaşamayanlar, yaşadığına inanırlar... Alkollü içkiler ve uyuşturucunun bağımlıya,
aile hayatına, doğacak çocuklarına, iş
hayatına, aile ve ülke ekonomisine,
ferdî ve toplumsal ahlâka verdiği zararlar anlatmakla bitmez.
İntiharların, cinayetlerin, her türlü
fuhuş, gasp ile bölücü, yıkıcı, kışkırtıcı terörün temelinde mutlaka alkol ve uyuşturucu
bağımlılığının tetikçisi olan rantiyecilik vardır. “Bir kere denemekten bir şey
olmaz!” diyenler !: “Büyük göllerin,
damlaların damlacıklarından meydana geldiğini” de bildiklerinden eminim. Tüm karamsarlıklar bir yana; 2013 yılının
siz değerli okurlarıma ve tüm insanlığa sağlık, esenlik, başarı, huzur ve mutluluk
dolu günler getirmesine vesile olmasını bizleri yaratan yüce Rabb’imden niyaz
ederim. Hoşça kalınız. DAVETİYE:
Siz değerli dostlarımı yenilenen Duran ERDOĞAN Kişisel Web Sitemi ziyaret
etmeye davet ediyorum. Giriş serbest,
ikramlar ücretsizdir. Adresimiz: http://www.duranerdogan.com Buyurunuz, bekliyorum efendim. Duran ERDOĞAN Kırşehir
Anekdotları Yazarı http://www.duranerdogan.com |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
ÖKÜZÜN VASİYETİ - 22/04/2014 |
BİR BÖLENİN HIRSI ve HINCI! - 15/04/2014 |
VERGİ HAFTASI - 08/04/2014 |
BU YEREL SEÇİMİN KAZANANI MİLLET OLSUN - 01/04/2014 |
UNUTMAK ve NANKÖRLÜK - 24/03/2014 |
EĞRİ YOLDAN SAPMAYANIN VAY HALİNE! - 16/03/2014 |
BENİM BELEDİYE BAŞKANIM BÖYLE OLMALI - 18/02/2014 |
KIRŞEHİR HALK KÜLTÜRÜNÜN SESİ YAREN TV BİR İNCİDİR - 01/02/2014 |
MUCUR ve HAVALİSİ SOSYAL YARDIMLAŞMA KÜLTÜR DERNEĞİ - 05/01/2014 |
Devamı |