Duran Erdoğan
duranerdogan1947@gmail.com
SİZİNKİLER-BİZİMKİLER
20/01/2013 Aile Kurumu Kültürümüzde SİZİNKİLER-BİZİMKİLER Almanya’da işçi olarak çalışan karı-koca
köylümü ve duvar duvara komşumu, topluma ‘faydasız ve zararsız’ sıradan, iyi
insanlar olarak tanırım. Kalabalık bir grupla çarşıda alış-veriş ederlerken beni
görünce karısı: “Bana iftira etmeye
utanmadın mı lan dürzü! Tû senin yüzüne-gözüne!”dedi ve ağzının dolusu
tükürüğünü suratıma püskürttü… Kolumun tersiyle yüzümü sildikten sonra “Suçumu
da söyle!” dedim. “Dünürüme, o ‘aile’* dostum olur, demişsin. Ben seninle ne
zaman yattım-kalktım. Sen benim kırığım* mısın, ulan, adî şerefsiz!?” deyince,
dünürü sorunu anlamış olmalı ki hemen atıldı, aramıza girdi. Dünürü “Ben Duran
Beyin o güzel sözleri ve referansı üzerine senin kızını oğluma nişanladım!”
deyince, kadın yakamı toplayıp daha da azgınlaştı. Dünürü “Aile Dostu*” kavramını,
kadına anlatıncaya kadar akla karayı seçti. Kadın: “Yaaa öyle mi?” dedi. Benden
özür bile dilemedi. Orada bulunup, hadiseye tanık olanlarla, kadının öz
çocukları bile analarının ‘cehaletine’ çok güldüler. Tüm iyi niyetimin, kötü niyet olarak
algılandığını görüp, aşağılanmak çok acı geldi bana. Neyse! Komşularımızdan birisinin öğretmen çıkmış
kızı ile öğretmen olmuş bir başka delikanlı yine geçenlerde evlendiler. Kızın
akrabaları ‘şişirilmiş’ bir çeyiz senedi doldurup, damada imzalatmak
istemişler. Damat imzalamamış. Damadın kardeşi bunun yanlış olduğunu, evlilik
birliğindeki “Mal Ortaklığı”nın yasalaştığını anlatmaya çalışmışsa da,
başaramamış. Plakasında “Evleniyoruz-Mutluyuz” yazılı ‘Gelin Arabası’nın önünde ve düğün konvoyuna katılan bir alay misafirlerin
huzurunda, damatla- kardeşi, gelinin akrabalarından bir güzel meydan dayağı da
yemişler . Yukarıdaki iki anekdotu
“Sizinkiler-Bizimkiler” tartışmasının daha iyi anlaşılır olması için önceden
anlattım. Sadede gelerek asıl konuya dönelim. Bakınız, boşanmaya kadar
vardırılan kavgada, özetlersek, “Sizinkiler-Bizimkiler” meğer neler demişler,
neler: “Anası da oğlan doğurdum, diyerek, şuna mı sevinmiş!” “Goca şââr de bula-bula bunu mu buldun, gözel
gızların köküne gıran mı girdi?” “El oğlu, el adamı değil mi, güven olmaz!” “O
şirretin* birisidir, geçinilmez!” “Anasına
bak kızını al dediler de dinlemedim!” “El
kızı, el kiridir; boşarsın, gider” “Biz
her şeyini verdik” “Nankörler, görgüsüzlermiş” Vesaire… Vesaire… Konu-komşu; hısım-akraba; cümle alem,
sizlere de n’oluyor Allah aşkına?! “Havalandı,
havalandı da ne oldu, sonunda bir İbibik’le* yuvalandı!” diyerek, bu gençleri
birbirlerine neden yakıştırmadınız? Mutlu
ve mükemmel evlilikleri
“Sizinkiler-Bizimkiler” tartışması yıkıyor. Boşanmalara sebep oluyor. Aileler,
rekabet ve üstünlük anlayışı taslamakla büyük hataya düşüyorlar. Atalarımız
“iki gönül bir olunca samanlık seyran olur” derken; yalan mı söylemişler? Birbirinizin soyunu-sopunu,
cinsini-cibilliyetini araştırmanız neyi değiştiriyor? Yaşları neredeyse otuza dayanmış; aynı
sınıflarda yıllarca okumuş-yazmışlar, aylarca nişanlı kalmışlar… Sonunda mantık
evliliği yapmaya karar vermişler… “Sizinkiler-Bizimkiler” birbirlerinizin daha
neyini araştırıyorsunuz? Sorduklarınızdan “İyi ailedir diyenlerin kaçta kaçı riyakârlık
etmeyip, size acaba doğruyu söyledi?! Sözün özü: Hayat devam ediyor… Evlenilince,
Allah’ın emriyle, eşler artık ‘el oğlu-el
kızı’ değil, ‘et-tırnak gibi’ tek vücut olurlar. Annelerine bile
göstermedikleri en mahrem yerlerini birbirlerinin görmelerinden hiç rahatsızlık
duymazlar. “Sizinkiler-Bizimkiler” tartışması da asla yapılmaz. Çünkü kimse
dört-dörtlük değildir. Aksi
halde bu tartışmaların sonu hüsranla ve boşanmayla noktalanır. Boşananlar, birden fazla evlilik yapmak
zorunda kalabilirler. Birden fazla evlilik yapıp “Seninkilerle, Benimkiler bir
olmuşlar, Bizimkileri dövüyorlar” dememek için, ‘sevgi ve hoşgörüyü kural haline
getirenler; ilk evliliklerini mutlu ve mükemmelleştiren akılcı yolu seçerler.
Anladınız mı? Hoşça
kalınız. (*Aile: Yörede aynı
zamanda eş, kadın, sevgili anlamında da kullanılır.) (*Aile dostu:
Birbirini hasım ve düşman görmeyen ailelerin dostlukları.) (*İbibik: Yuvasını kendi bokuyla kokutu p,
yaşanmaz hale getirip, yuvasını terk eden, gagası yelpaze şeklindeki süslü,
yaban kuşu. ‘Hüd-hüd’ veya ‘Çavuş Kuşu’ olarak da bilinir) (*Kırık: Hovarda
erkek) (*Şirret: Huysuz,
geçimsiz) DAVETİYE:
Siz değerli
dostlarımı yenilenen Duran ERDOĞAN Kişisel Web Sitemi ziyaret etmeye davet
ediyorum. Giriş serbest, ikramlar
ücretsizdir. Adresimiz: http://www.duranerdogan.com Buyurunuz, bekliyorum efendim. Duran
ERDOĞAN Kırşehir
Anekdotları Yazarı http://www.duranerdogan.com
|
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
ÖKÜZÜN VASİYETİ - 22/04/2014 |
BİR BÖLENİN HIRSI ve HINCI! - 15/04/2014 |
VERGİ HAFTASI - 08/04/2014 |
BU YEREL SEÇİMİN KAZANANI MİLLET OLSUN - 01/04/2014 |
UNUTMAK ve NANKÖRLÜK - 24/03/2014 |
EĞRİ YOLDAN SAPMAYANIN VAY HALİNE! - 16/03/2014 |
BENİM BELEDİYE BAŞKANIM BÖYLE OLMALI - 18/02/2014 |
KIRŞEHİR HALK KÜLTÜRÜNÜN SESİ YAREN TV BİR İNCİDİR - 01/02/2014 |
MUCUR ve HAVALİSİ SOSYAL YARDIMLAŞMA KÜLTÜR DERNEĞİ - 05/01/2014 |
Devamı |