Duran Erdoğan
duranerdogan1947@gmail.com
POLİS
11/05/2013 POLİS
10 Nisan 1845 tarihinde İstanbul’da
kurulup daha sonra Anadolu’ya yaygınlaştırılan ‘Türk Polis Teşkilatı’nın 168.
yılı içinde bulunduğumuz bu haftada Yurdumuzda ve Yöremizdeki tüm polis
birimlerinde halkla el-ele ve gönül-gönüle verilerek çeşitli etkinliklerle
kutlanmaktadır. Türk Polisini tanımak ve tanımlamak için
öncelikle şöyle diyebilirim: Kuruluştan bu güne kadar gelinen zaman
içinde;Polis, Zaptiye, Zabıta, Emniyet, Güvenlik görevlisi v.s. adlarla tanınır
olmuşsa da ‘POLİS’ adı genelde EVRENSEL sıfat olarak kabul görmüştür.
Güvenliğimizi sağlayan bu ‘Teşkilât’ın adı her ne olursa olsun; toplum
huzurunun sağlanmasında kendisine yasalarla verilen görevin üstesinden geldiği
ve lâyıkıyla yaptığı muhakkak ve tartışmasızdır. Polisimiz, bildiğim kadarıyla teknolojinin
gelişmesiyle değişkenlik arz ederek şekillenen suç unsurlarını yine üstün
teknolojiyi kullanarak çözmekte, böylece çok kısa sürede ülke genelindeki
yaygın ağıyla paslaşarak etkili sonuç alınmaktadır. Bu durum, küresel dünyadaki
diğer emniyet kurumlarıyla ve hatta başka emniyet örgütleriyle kıyaslandığında
–tabir caizse- başarıya giden yolda daima (2-0) önde giderek bitiş çizgisini
göğüslemektedir. Bu başarıda bana göre, ‘Polis Teşkilatı’na alınan personelin
seçimindeki titizlik ve uygulanan eğitim metodu, hizmet kalitesini ve
başarıdaki hedef çıtasını yükseklere çıkarmıştır. Hayata atıldığım ilk günlerimde bizlere:
“hiç iş bulamasa bile aç mı kalacak, ‘Bekçi-Polis’ olur, geçinir gider” derlerdi.
Oysa günümüzün Polis Memurlarının eğitim kalitesinin fevkalâde yüksek oluşu
hizmetteki kalitenin de çağdaş görünüm kazanmasının somut örneğidir. Zira,
özellikle meslekî eğitim veren okulların yaygınlaştırılması da yine bu
kurumdaki ‘Mektepli ya da Alaylı’ tanımını tarihe gömmüştür. Ne hazindir ki kendine sayısız görevler
verilen ‘Polis Teşkilatı’nın çok sayıdaki elemanla hizmet ürettiğini
sanmıyorum. SINIRSIZ hizmetten sorumlu tutulan Polis’in sınırları belli olmayan
mesaisinde SİNİRSİZ hizmet vermemesi de icabında normal karşılanmalıdır.
Nihayetinde polis de bir insandır; başına taç kondurulması umuduyla görev
yaparken, aksine başına atılan taşlarla sabrının taşması gayet normaldir.
Herkesin ki ‘can’ da onun ki ‘patlıcan’ mı?
Diğer yandan ‘Toplum Destekli Polis’liğin
genel anlamda suç önlemedeki önemini vatandaş olarak bizler maalesef yeterince
bilemiyoruz. Polis’e yardımcı olmadığımız gibi, pek çok nedenle kendimizi
vicdanen sorumlu bile saymıyor, Polis’in eğitim kalite ve kariyerini önemsemeyip;
kendi kalite ve kariyerimizin de nerelerde olduğunun farkında bile olamıyoruz.
Polisi dışlarken, taşlarken ve
saygınlığını görmezlikten gelerek –tabir caizse- onu dilimizle haşlarken
bile önce iğneyi kendimize, sonra da çuvaldızı başkalarına batırmanın acısını
nefsimizde ah bir duyabilsek ... Suçu gizlemenin de ‘suç’ olduğunu ah bir
bilebilsek ..! Örneğin: ‘Bana değmeyen
yılan bin yaşasın’ nemelazımcılığımızın nelere mal olduğunu, insanlığa neler
kaybettirdiğini ah bir anlayabilsek..! Gördüklerimize ‘görmedim’ deyip, topu
taca atma duyarsızlığımız , bizlere olaylar karşısında sorumluluğu paylaşmayı
‘aklın yolunun bir’ olduğunu hançerlercesine vicdanlarımıza ve beynimize ah bir
şırınga etse ..! ‘155 POLİS İMDAT’ telefonunu aramayı, bu
telefonun özelliklerini ve medenî hayatımızda bize sağladığı kolaylık ve
güzelliklerin farkında olduğumuz zaman ‘mutluluk ve mükemmellik’ pastasındaki
payımız evrensel değer kazanır. Polise yardımcı olmak, 155 numaralı ücretsiz
telefona “ALO” diyerek bilgi vermek, şikayetçinin “DEŞİFRE” edilme kaygısını
veriyorsa da; sekiz bilinmeyenli denklem çözer gibi tüm şüpheli varsayımların
masaya yatırılması, haliyle istikrarlı çözüm üretilmesinde zaman kaybına neden
olmaktadır. Polis’e bir suçun duyurulmasında ise kişi kendine ‘MUHBİR, MÜNAFIK,
MÜFTERİ, İHBARCI, İSPİYONCU, ŞiKAYETÇİ,, JURNALCİ, AJAN, PROVAKATÖR’ ve sair
sıfat yakıştırmalarıyla anılmasının toplum kültürümüzdeki bilincin artık kırılması ve hafızalarda
silinmesi düşünülmelidir. Polis, hizmet içi ve dışı eğitimle bu hususta
verilecek çeşitli etkinliklerle vatandaşı bilinçlendirip yanına almalıdır. “155 ALO POLİS İMDAT TELEFONU”na gelen
ihbarlardan seçtiğim bana çok komik gelen bazı örnekler veriyorum ki haklılığım
anlaşılsın istiyorum: Patavatsız örneklerden dolayı bana da patavatsız damgası
vurmayın... Bu örnekleri vicdanî mihenk terazinizde biraz tartın, gülerken de
garip halimize bakıp düşünün ve kazancımızı ve kaybettiklerimizi bir tasavvur
edin diyorum: “Karım bana yemek pişirmiyor. Öğretmenim bana taktı hep zayıf not
veriyor. Canım sıkıldı sizi aradım. Sokaktan geçen şu iki kişiden
şüpheleniyorum. Maç kaç kaç bitti abi? Saat kaç abi? Amcası, oğlum telefonla
konuşmayı çok seviyor da kendisine bir alo der misin? Bir zahmet sahurda beni
uyandırır mısınız? Şu ortamdan uzaklaşmam için beni karakola çağırır
mısınız? Santraldaki diğer arkadaş memur
kızmıyor da sen neden kızıyorsun birader?” Sözün
özü: Özellikle ihbarı yapılan suçların takibinde, 155 ücretsiz Alo Polis
şikayet hattının az kullanılmasını, yanlış kullanılmasını, toplum huzurunun
sağlanması açısından önemli buluyorum. Bu eksikliğin, akıl vermek haddim değil
ama‘Polis-Vatandaş el-ele, gönül-gönüle’ sloganıyla ve halkımızın bu konuda
bilinçlendirilmesiyle başarıdaki performansın güçlenerek artacağını
düşünüyorum. Anlattıklarımda ve açıkladıklarımda
mutlaka eksiğim olabilir. Amma ve lâkin ‘eğri oturup doğru konuşalım !’ Bu
söylediklerimde herkese düşen altı çizilecek mesajlar yok mu? Tüm Polislerimiz, gününüz kutlu, yuvanız
mutlu, yarınlarınız da sağlıklı ve vukuatsız umutlu olsun... Hoşça kalınız. DAVETİYE:
Siz değerli
dostlarımı yenilenen Duran ERDOĞAN Kişisel Web Sitemi ziyaret etmeye davet
ediyorum. Giriş serbest, ikramlar
ücretsizdir. Adresimiz: http://www.duranerdogan.com Buyurunuz, bekliyorum efendim. Duran
ERDOĞAN Kırşehir
Anekdotları Yazarı http://www.duranerdogan.com |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
ÖKÜZÜN VASİYETİ - 22/04/2014 |
BİR BÖLENİN HIRSI ve HINCI! - 15/04/2014 |
VERGİ HAFTASI - 08/04/2014 |
BU YEREL SEÇİMİN KAZANANI MİLLET OLSUN - 01/04/2014 |
UNUTMAK ve NANKÖRLÜK - 24/03/2014 |
EĞRİ YOLDAN SAPMAYANIN VAY HALİNE! - 16/03/2014 |
BENİM BELEDİYE BAŞKANIM BÖYLE OLMALI - 18/02/2014 |
KIRŞEHİR HALK KÜLTÜRÜNÜN SESİ YAREN TV BİR İNCİDİR - 01/02/2014 |
MUCUR ve HAVALİSİ SOSYAL YARDIMLAŞMA KÜLTÜR DERNEĞİ - 05/01/2014 |
Devamı |