Duran Erdoğan
duranerdogan1947@gmail.com
Aile Kurumu Kültürümüzde Baş tacımız: ANA !
08/07/2013 Bizleri
9 ay 10 gün karnında taşıyan, yorulmayan, usanmayan, teşekkür beklemeyen, ücret
istemeyen, varlığımızla övünen, sevinen kişidir ANA! Çocuğunun küçük bir
tebessümünü, cilvesini, edasını, nazını emeğinin ve hizmetinin karşılığı olarak
algılar. Kendini bu nedenle doyumsuzluğun doruğunda görüp dünyanın en mutlu ve en şanslı insanı sayar
ANA ! Geceleri o
tatlı uykudan uyanıp çocuğunun altını değiştirince, zafer kazanan komutan gibi kendini kahraman
görür. Kendi üşüse bile, yavrusunu bağrına basar, ona sımsıkı sarılıp yorgan
olur. Yavrusunu bir ömür boyu asla aç bırakmaz. Kabızlık çeken sevgili minik
yavrusunun ‘çiş yapıp rahatladığını’ hissedince ‘şükürler olsun sana yüceler
yücesi Rabb’im’ deyip, kakanın kokusu burnuna dünyanın en güzel rayihası gibi
gelir, asla tiksinmez ANA ! Bitmez-tükenmez
azim ve sabırla -tıpkı- ‘bir dişi kuş misâli’
önce yuvayı yapar. Şefkat, merhamet, üstün sevgi anlayışıyla aile
efradını bir çatı altında (kanatlarının
altında) toplayıp, kollar ANA ! Yaratıcılığı, üreticiliği, en önemlisi
doğurganlığı ile babanın sevgilisi ve ailenin göz bebeği, destekçisi,
yardımcısıdır. Sevecenliğin, şefkatin, hizmetin, hürmetin ana kaynağı, pınarın
gözesidir. O bir güneştir! Yuvayı varlığıyla ışıtır ve ısıtır. Ölümü kıyametin en büyüğüdür. Aile Kurumu Kültürümüzde daima ‘Baş tacımız’ olan “ANA”larımızla ilgili
anekdotumu, şu örneklerle pekiştirip, zihinlere iyice kazımak istiyorum: Akademik amaçlı bir laboratuar deneyi
yapılır. Ana Akrep ile yavrusu bir tencereye konarak, tencere alttan
yavaş-yavaş ısıtılır. Yanacağını anlayan ‘Ana Akrep’ yavrusunu sırtına alarak
onu ölümden kurtarmaya çalışır. Bu davranış biçimi hayvandan öğrenilecek
ibretlik bir ‘ANA’ örneğidir. Aynı çocuğa ‘benim çocuğumdur’ diyerek sahip olmak isteyen ‘Analar’a
mahkemenin tecrübeli ‘Kadı’sı şöyle bir öneri getirir: “Hanımlar! Çocuğun
ellerinden tutarak kendinize doğru var gücünüzle çekeceksiniz. Çocuk kimin
elinde kalırsa, ona vereceğim” der. Bu
teklifi reddeden ‘Ana’ya çocuk teslim edilir. Zira, ‘ana yüreği’ yavrusunun
kolunun kopmasını istememiştir. Bu davranış biçimi ‘Ana’ merhametine ve
şefkatine ilginç bir örnektir. Fransız yazar Jean Richepin’in aktaracağım şu öyküsünü oldukça çarpıcı
buldum ve mesajı nedeniyle sizlerle paylaşmak istiyorum: Bir genç, kendisini hiç sevmeyen bir kıza
aşık olur. Kız, aşık delikanlıya “Benimle evlenebilmen için git ananı öldür.
Kalbini çıkar ve köpeğime vermek için
bana getir’ der. Bu teklifi kabul eden aşık delikanlı anasını öldürür, kalbini
çıkarır ve koşa-koşa sevgilisine giderken yuvarlanarak yere düşer. Çocuğunun
toz-toprak içinde yere düşmesine üzülen ‘Ana yüreği’: “Bir yerin acıdı mı
yavrucuğum !” diyerek konuşur... Evlâtlarına organlarını bağışlayan ve
gerektiğinde canını bile vererek kendini feda eden vefakâr ‘ANA’ların
büyüklüğünün tartışmasızlığına bu
öykü kanımca en güzel mesajdır. ANA’nın
güzîde bütün özelliklerini ve nev-î şahsına münhasır o mükemmel güzelliklerini
unutmak ve inkâr etmek insafsızlık olur. Bu nedenle imanlı ve ihlaslı insanlar
‘ANA’ya fevkalâde önem verirler. Ana’ları yaşlandığında onu sokağa atmazlar ve
ölünceye kadar her türlü sorunlarıyla yakından ilgilenirler. Zira, insanımız
bağrında yaşadığı ülkesini ‘ANA’sıyla özdeşleştirip ‘Anadolu’ adını vermiş. Her
gün gelip geçtiği en görkemli yola ‘Anayol’, yasanın en başındakine ‘anayasa’,
fikirlerin en yücesine ‘ana fikir’, tıpkı ilmek-ilmek halı dokur gibi
ezberletip nakış-nakış öğrettiği dile ‘anadil’ demekle “ANA”yı
abideleştirmiştir. Benim anam da öğüt verirken
“yanlış yaparsanız, yüzümü kara
çıkarırsanız , analık hakkımı, sütümü helâl etmem” sözünü bizlere sık-sık söylerdi. Anamın okuması yazması yoktu...
Eğitimin önemine ve dürüstlüğe dikkatimizi çekerdi. Anama karşı hürmette kusur
ettiğimi hatırlamıyorum. Yalnız bazen aksilenerek, bazen nazlanarak, bazen de
kibirlenerek anama “Devir değişti... Sen eski kafasın” dediğimi hatırlıyorum.
Anam, dördü erkek ve ikisi kız olan biz çocuklarına “Benim sizlere ne söylemek
istediğimi yarın ‘ana-baba’ olduğunuzda daha iyi anlayacaksınız” derdi.
Çocuklarını azarlamak, terslemek, dövmek şöyle dursun; bizleri bağrına basar, yanaklarımızı
sıvazlayıp okşarken, severken bile “Uzanan el benim elim değil; Fadime Anamızın
eli” derdi. Bizleri koklarken derin bir nefes çekerek, iç geçirirdi. Bu
davranışını, ana olma keyfini ve tadını kendine yaşatan ‘Rabbine şükür’ü gibi
algıladım. Saygının, sevginin “Ana’lardan
esirgendiğini gördüğümde içim mutlaka burulur... Bu gibi istenmeyen çirkin
hallerde kendimizi vicdanen sorgulayıp , ‘Ana’larımızı –hâşâ- besmele kadar
yücelerde görmemiz gerekir. Ana yaşarken ‘O’nu anlamalı ve kendisine ‘ÖF’ bile
demememiz gerektiğini hatırdan çıkarmamalıyız. Bakınız analarımız biz çocukları
hakkında “Oğluma beddua ederim. Fakat bu bedduama başkalarının ‘Amin!’ demesini
asla istemem ve hoş karşılamam” diyor. “Kör kurşun ! Sen hiç ana olup yavru
emzirdin mi?” diyerek kazara ölen çocuğunun hesabını soruş biçimi bile ‘ANA’
mantığıyla yüklü... Sözün
özü: “Cennet ‘ANA’ların ayaklarının altında” imiş... Yaşarken kıymetini
belki bilemedim. Şimdi yanımda olsaydın da ‘Cenneti garantilemek için’ o
kıymetli ayaklarının altından öpseydim. Ne olur ‘ANA’cığım! Bu dünyada
gösterdiğin şefkat ve merhametinle öbür dünyada da ‘cehennem azabı’ndan
(bizleri) kurtar.(Amin) Tüm annelerimizin “Anneler Gününü” kutlar,
ellerinden üstün saygıyla öperim. Hoşça kalınız. DAVETİYE: Siz
değerli dostlarımı yenilenen Duran ERDOĞAN Kişisel Web Sitemi ziyaret etmeye
davet ediyorum. Giriş serbest, ikramlar
ücretsizdir. Adresimiz: http://www.duranerdogan.com Buyurunuz, bekliyorum efendim. Duran ERDOĞAN Kırşehir Anekdotları
Yazarı http://www.duranerdogan.com
|
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
ÖKÜZÜN VASİYETİ - 22/04/2014 |
BİR BÖLENİN HIRSI ve HINCI! - 15/04/2014 |
VERGİ HAFTASI - 08/04/2014 |
BU YEREL SEÇİMİN KAZANANI MİLLET OLSUN - 01/04/2014 |
UNUTMAK ve NANKÖRLÜK - 24/03/2014 |
EĞRİ YOLDAN SAPMAYANIN VAY HALİNE! - 16/03/2014 |
BENİM BELEDİYE BAŞKANIM BÖYLE OLMALI - 18/02/2014 |
KIRŞEHİR HALK KÜLTÜRÜNÜN SESİ YAREN TV BİR İNCİDİR - 01/02/2014 |
MUCUR ve HAVALİSİ SOSYAL YARDIMLAŞMA KÜLTÜR DERNEĞİ - 05/01/2014 |
Devamı |