Duran Erdoğan
duranerdogan1947@gmail.com
GEYİKLİ BABA
09/10/2013 Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslâmlaşması için Hoca Ahmet Yesevî’nin Horasan’dan Anadolu’ya attığı manevî kıvılcımın pirî Hünkâr Hacı Bektaş-ı Velî Hazretlerinin dergâhına hizmet ederek, ilim, kelâm, edep-erkân, ahilik, hadis, fıkıh gibi İslâmiyetin ve tasavvufun temel ilkeri hakkında eğitim ve icazet alan; dolayısıyla takva ehli olarak yöremizde ünlenen “DEDE” ve “BABA”lardan aklıma gelenleri Kırşehir’in bozkırlarında derlenmiş bir demet gül gibi sunmak istiyorum. Bu uzun cümleli mini girizgâhtan sonra, Mucur ilçesinin Kargın Köyü’ndeki “Kargın Dede”, Dalakçı Köyü’ndeki “Ahmet Dede” ve mezarı definecilerle talan edilen kendi köyüm Kurugöl’deki ismini tespit edemediğim “Garip Dede” bunlardan bazıları... Çağdaşları Aflak Köyü’ndeki “Aflak Baba”, Kızıldağyeniyapan Köyü’ndeki “Hamza Baba” ve Geycek Köyü’nde yaşayan “GEYİKLİ BABA” ise anılarıyla hafızalara derin ivme kazımış, hayatındaki örnek tutum ve davranışlarıyla gönüllerde taht kurup, önderlik mertebesine yükselerek taçlanmışlardır. Gönülden-gönüle, dilden-dile anlatılan menkıbeleri ışık olup, günümüze kadar gelmiştir. Hazretî Hünkâr Pir Hacı Bektaşı Velî’nin müritlerinden ve yakın çevresindeki gönül erenlerinden Geycekli Geyikli Baba’nın yöremize hizmetlerini ve bilinen beylik menkıbelerinden şimdilik iki tanesini bana ayrılan sınırlı köşemde özet halinde sizlerle paylaşmanın doğru davranış olacağını düşünüyorum: 1.Geycekli Ȃşık Derviş EKİM’in (Emin-Güllü çocukları, 12 Şubat 1965 doğumlu), yine Geycekli Ȃşık Hasan Nebioğlu’dan (Yusuf-Meryem çocukları ve 1902-1988 yıllarında Geycek’te yaşamış) dinleyip derlediği menkıbenin konusu özetle şöyle: Derler ki; Hacı Bektaş-ı Velî hazretlerinin müritlerinden Geyikli Baba tarihî İpek Yolu üstünde bulunan Geycek ile şimdilerdeki Kurugöl Köyü arasındaki ormanlı dağlık alanda yaşar. Evcilleştirilmiş, eğitimli geyikleri vardır. Bu geyiklerinin hem sütünden yararlanır, aynı zamanda geyikleriyle çiftçilik de yapar. Yani geyiklerin gücünden de istifade eder. O yıllarda yörede korkunç bir deprem olur. Depremin ardından burada Obruk çöküntüsü meydana gelir. Sarnıç adlı şehir yerle bir olur. Şimdiki Kurugöl’ün bulunduğu alandaki gölün etrafındaki tepelerin çöküp yok olmasıyla göldeki sular dağılır. Dağılan su özellikle Aflak, Aksaklı, Kepez, başta olmak üzere pek çok yerleşim alanlarını yerle bir ederek büyük zayiat verir. Ayrıdağ eteğindeki Kabadurak(Karadurak) yöresinde artezyen kuyular oluşarak sular gökyüzüne doğru fışkırır. Artezyenlerin meydana getirdiği sel afet haline gelerek Mucur’u ve şimdiki Acıöz bölgesiyle birlikte Küçük Kavak ve bazı yerleşim yerlerine büyük zarar verir. Hayvanların telef olmalarına, insanların ölümüne sebep olur. Bir yandan tabii afetlerle boğuşan ve diğer yandan isyan eden asilerle mücadele eden aşiret ve Türkmen Beyi çaresizdir. Komşu Beyliklerden de yardım istenir, ama beklenen yardım gelmez. Geyikli Baba tüm yöre halkını toplar ve derki: “Ey Sevgili Kardeşlerim! Koyunlarımızın yıkanmayan kirli yünlerini taşlara sararak, kuyuların içine atarsak; kuyuları ancak bu şekilde kapatır, suları keseriz. Bu afetten kurtulmanın başka bir çaresi yoktur.” Adeta millî seferberlik ilân edilir. Halk iri taşlara sardıkları koyunlarının yünlerini açılan doğal artezyen kuyuların deliklerine mancınıklarla fırlatırlar. Böylece azgın suların fışkırdığı delikleri kapatırlar. Halk Geyikli Baba’nın önderliği ve ilginç buluşu sayesinde önemli bir belâyı defederek, sevinir. 2. Bu anekdotların yazarı olarak yeri gelmişken burada arz edeceğim ikinci menkıbe yöremizde asırlarca söylenen anonimleşmiş, benim kişisel duyumum ve tespitimdir: Yine derler ki; Timur’un orduları bir çığ halinde Anadolu’ya girer. Şah Melik komutansındaki bin kişilik öncü süvari kolu Kırşehir’in Mucur ilçesindeki Geycek Köyü’ne geldiğinde askere istirahat verilir. Bir müddet burada konaklayan, kışlamaya hazırlanan ordunun yemeğini karşılayan Geyikli Baba’nın kurduğu sofra bereketlenir, dolar taşar ve tüm ordu doyar. Böylece Timur’un askerleri Geyikli Baba’nın misafirperverliği sayesinde yöre Türkmenlerine ve çevreye zarar vermezler. Geyikli Baba’nın Büyük Mutasavvıf Hacı Bektaş Velî’den aldığı feyiz semeresini vermiştir. Bu davranıştan alınan ders ve mesaj bana göre şöyle: Ahilik geleneğinin temel kurallarından “Elini, dilini, belini bağlı; kapını, gönlünü, sofranı açık tut” ilkesidir.
Sözün özü: Bu satırlar imanlı ve ihlâslı birisi olarak vicdanımdaki hür iradeyi tetikleyen ahde-vefa çığlığının coşkulu yankısıdır.24 EYLÜL 2013 tarihli KÜLTÜR-MÜZE ve GEYİKLİ BABA başlıklı köşe yazımda hayatından kısa kesit sunduğum cennet mekân GEYİKLİ BABA’nın bazı özelliklerini ve güzelliklerini anlatmıştım. Allah kısmet ederse sırası geldikçe kaldığımız yerden menkıbelerini anlatmaya devam edeceğim. Sınırlı köşemdeki bu günkü yazımda da ancak bu kadarını aktarabildim. Ben yine de öz ve az anlattım, ama zat-ı âlîleriniz lütfen çok anlayın. Hoşça kalınız.
Duran ERDOĞAN Kırşehir Anekdotları Yazarı e.posta: duranerdogan1947@gmail.com http://www.duranerdogan.com |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
ÖKÜZÜN VASİYETİ - 22/04/2014 |
BİR BÖLENİN HIRSI ve HINCI! - 15/04/2014 |
VERGİ HAFTASI - 08/04/2014 |
BU YEREL SEÇİMİN KAZANANI MİLLET OLSUN - 01/04/2014 |
UNUTMAK ve NANKÖRLÜK - 24/03/2014 |
EĞRİ YOLDAN SAPMAYANIN VAY HALİNE! - 16/03/2014 |
BENİM BELEDİYE BAŞKANIM BÖYLE OLMALI - 18/02/2014 |
KIRŞEHİR HALK KÜLTÜRÜNÜN SESİ YAREN TV BİR İNCİDİR - 01/02/2014 |
MUCUR ve HAVALİSİ SOSYAL YARDIMLAŞMA KÜLTÜR DERNEĞİ - 05/01/2014 |
Devamı |