Ali Aydemir
aliaydemir@mucurhem.com
YETKİLER AHTABOTLAŞTI
05/01/2014 Kırşehir’in Boztepe İlçesindeki zorunlu atanmam sonuçlanmış. Açtığım davayı kazanıp eski görev yerim olan Mucur Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğündeki yerime dönmüştüm. Davayı kazanıp geri dönüşüme tahammül gösteremeyen bazı siyasilerin ve idarecilerin hazırladıkları senaryolar devam ediyordu. Bazı siyasilerin baskısıyla kendi yakınlarına hak etmedikleri halde kurs belgeleri verdirmek istemeleri ve Milli Eğitimde bir memurun çocuğuna usta öğreticilik verilemeyişi, birilerini Bizans oyunları oynamaya yöneltmişti. İki senedir iğne oyası kursu veren bayanın yerine birilerinin devreye girmesiyle hakkı olmayan bir bayana usta öğreticilik verdirilmesinde de hava alan İlçe Milli Eğitimdeki idareciler ellerindeki kozları kullanarak işleri aksatmaya, bizleri sıkıntılara sokmaya başlamışlardı. Yazılan resmi yazılardan 6 tanesi ekleriyle birlikte kaybolmuş, açacağımız kurslar gecikmiş, kursiyerlerde tedirginlikler had sayfaya ulaşmıştı. İlçe Kaymakamlığınca başlatılan soruşturma neticesinde bazı idareci ve memurlar disiplin cezalarına çarptırılmıştı. İş öyle zıvanadan çıkmıştı ki; ilçe tarafından benim öğretmen okulunu diplomam istenmişti. Sanki ben dağdan gelip bu göreve oturmuştum. Tam gün tam yıl yasasına göre bana ödenen on saatlik ücrete kafayı takmışlar ve benden sekiz yıl önce Valilikçe alınan onayların suretleri istenmişti. Bu ücreti engellemek için bütün yollara başvurmuşlardı. Tabi hepsinden de hava almışlardı. Kasti ve keyfi tutumlar yüzünden belgelere vurulacak olan soğuk damgalar için bir hafta veya on gün beklemek zorunda kalıyorduk. Sorduğumuzda “inceleniyor”cevabını alıyorduk. Hiçbir yerde uygulanmayan bir sistem icat etmişler, her kurs verecek öğreticiden her kurs için, tekâmül kursları da olsa, on yıldır görev yapan öğretmenden dahi savcılık kâğıdı, doktor raporu, diploma ve kurs bitirme belgeleri, kurs programları keyfi olarak istenmekteydi. Ders ücretleri yapılırken bir defaya mahsus eklenmesi gereken belgeler ve evrakların suretleri dosya halinde istenmekteydi. Üstelik her kurs olurlarının birer sureti kendi arşivlerinde olmasına rağmen istenmekteydi. Maksat üzüm yemek değil, bağcıyı dövmekti. Bankalardan promosyon alımında Kaymakam oluru ile yedi kişilik bir komisyon oluşturulmuştu. Üyelerden biride bendim. İlçe Milli Eğitim promosyondan pay istemiştir. İdarece ve öğretmenlerin büyük çoğunluğu buna karşı çıkmıştır. İlçe Milli Eğitim Müdür ve Müdür Yardımcısı sinirlenip toplantıyı terk etmişlerdi. İlçe Milli Eğitim Müdürü keyfi hareket ederek Kaymakamlık olurunu iptal etmiş ve kendi istediği, her istediğini yapabilecek üç kişiyi komisyona seçtirmiştir. Komisyon oluruna bir ben şerh koymuştum. Halk Bankası’yla 470 liradan pazarlıklar yapılmış ve tüm Milli Eğitim teşkilatında çalışanların hakları verilmemiştir. Aynı banka başka kurumlara 900 ila 1000 lira promosyon vermiştir. Bu haksızlıklar ilgili makamlara iletilmiş ama bir sonuca ulaşılmamıştır. İlk verilen promosyonlardan okul aile birliği hesaplarına aktarılması gereken büyük miktarların nasıl ilçe milli eğitime aktarıldığını da gayet iyi biliyoruz. SBS ye başvurularında komisyon kurulması için ilçeye ayın 4 ünde yazdığımız yazıya cevap, yani olur ancak ayın 20 sinde imzadan çıkmıştır. Komisyonun görevi bittikten sonra olur ancak elimize geçmiştir. İlçe’deki üç okula geçici olarak müdür yardımcısı verilmesi için yazılan yazılar kendi öğretmenimce elden vilayete götürüldüğü halde, iki okulun müdür yardımcısının olurları alınıp gönderiliyor. Bizim yazı bekletilmeye alınıyor. Sorulduğunda”neden acele ediyorsunuz”diye cevap veriliyor. Gerekli girişimler yapılıp bir hafta sonra ancak olur elimize geçiyor. Nefret ve sinir katsayımız tabi ki arttıkça artıyor. Okul mevcudumuz 468,İl’den bir hizmetli daha veriliyor. İlçe Müdürlüğünce hizmetli bizim okuldan alınıp mevcudu 180 civarında olan okula üçüncü hizmetli olarak veriliyor. Bu okulda benim yerime kendi suyunda giden başka bir müdür olsaydı, kasıtlı işleme başvurur muydu acaba? Bir idareci bir müdürü sevmeyebilir, gıcıkta kapabilir. Az çok vicdanı ve izanı olan birisi okulu, öğrencileri, eğitimi cezalandırmaya hiç de hakkı yoktur. İlçe İlköğretim Okulları arasında en başarılı olan, Valilikçe ödüllendiren, beyaz bayrakla onurlandıran SBS sınavlarında başarıya imza atan bu okula karşı kasıtlı davranışlar hiç de affedilecek cinsten değildir. Asli görevlerinin dışında yaptığı kültürel çalışmalarla, şiir ve makale yazılarıyla yerel gazetelerde halka hizmet sunan, çalıştığı okullara marşlar yazıp besteleyen, yazdığı iki kitapla halka kendisini kabul ettiren, üçüncü kitap çalışmalarına da aralıksız devam eden bir müdür taltif ve takdir edilmesi gerekirken, şikâyet ettirmeler, senaryolar hazırlamalar ancak şeytan ruhlu insanların yapabilecekleri işler olmuştur. Kitaplarının incelenmesi için yapılan girişimlerde eften püften sebeplerle sonuçsuz kalmıştır. Söz bilip de söyleyemeyenler den ibret alınmadı. Söz bilmeyip de sukut etmesi gerekenler susmadılar. Benim konumumda olup kültürümüze katkı sağlayan kaç kişi vardı? İşin en garip tarafı şiirler, makaleler, anılar yazıp kitaplar bastırırken, yerel gazetelere ve dergilere haber niteliğinde kültürel eserler kazandırırken şikâyetler edilmem ve soruşturmalardan geçmemdir. Bana takdir vermesi gerekenler maalesef şuursuzca hareket etmişlerdir. Yıllarca bu stresleri ve sıkıntıları çekmeme sebep olmuşlardır. Şikâyet eden kişinin ismi ve imzası olmamasına rağmen, genelgeler ve yönetmelikler çiğnenmiştir. Fitnelikle dolu olan kalpler, ancak insanlara ve topluma zararlar verir. Kurumların ve ülkenin kaybettikleri ise sayısızdır. Siyasetçilerin eteğinden yapışıp onlara kulluk edenler hiçbir zaman adaleti sağlayamazlar. Kendilerini dev aynasında görüp, eğriyi doğrudan ayırt edemezler. Çarpıcı bir uygulamayı da kısaca anlatayım: On dokuz Mayıs çalışmaları için Kasım ayının 10 unda olur alınıp bazı öğretmenler ilçede toplantı yapılması gündeme getirilip müzik, resim ve beden eğitimi öğretmenlerini tam gün toplantıya çağırıyorlar. Üç gün dersler boş geçiyor. Toplantıların mesaiye zarar verilmeden yapılmasını dile getirmemize rağmen sözümüz havada kalıyor. Mayıs aylarında zaten bu öğretmenler derslere doğru dürüst giremiyorlardı. Milletvekili seçimlerinden önce siyasilerle birlikte İl Milli Eğitim Müdürü ve müdür yardımcısı, İlçe Milli Eğitim Müdürünün okulları gezmeleri, okullardaki öğrencilere şapka ve kart dağıtmaları, eğitimin nasıl kuşatıldığını, gözdağının nasıl verildiğini maalesef gördük ve yaşadık. Seçimden bir hafta önce böyle bir gezinin, üstelik seçim yasaklarının başladığı bilinirken, sınıfların gezilmesi, eşantiyon dağıtılması bizleri üzmüştür. Başımızda amirlerimiz olduğundan bu durumu seyretmek zorunda kalmıştık. İlçe Milli Eğitim Müdürünün, İlköğretim Genel Müdür Yardımcısı Timur Şeyhoğlu Mucur’a gelecek, okulları hazır etmemizi istemesi de tamamen siyasi gövde gösterisine zemin hazırlamaktı. Üstelik Timur Şeyhoğlu Kırşehir’e dahi gelmemişti. Tabi bu idareciler yerlerini sağlamlaştıracaklar veya makamlarda yükselmek amacındaydılar. Korku ve umut insanlara neler yaptırmıyor ki; Milli Eğitim Bakan’ının Kırşehir’e geldiği tarihte Mucur’a gelmeyeceği belli olduğu halde tüm okul müdürleri olarak bizleri bir cumartesi günü sabahtan akşama kadar okulda bekletmiştir. Kırk iki yıllık hizmet hayatımda acı ve unutulmaz anlar ve günler yaşadım. Mutlu ve gurur verici günlerim, anılarım oldu. Bir insan kendi hatalarını görüp düzeltmek zorundadır. Yetkileri silah olarak kullanıp, kendilerini ahtapotlaştırırlarsa, sistemde yerlerini korumak hevesinde olurlarsa, personellerini ezmek isterlerse, sonlarının hüsran olacağı aşikârdır. Hakk’ın ve halkın sesini dinleyen, yaptıklarını akıl süzgecinden geçiren ve haksızlıklar karşısında susmayan idarecilere her zaman ihtiyacımız vardır. Yaşadıklarımdan, anlattıklarımdan hisse alınmışsa ne mutlu bana.
14.11.2011 Ali Aydemir |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
ANNEM - 12/05/2014 |
DOĞALGAZ İMTİHANI - 01/05/2014 |
TAKMA BABAM KAFANA - 24/03/2014 |
GÖRDÜK - 16/03/2014 |
MUCUR SEVDAMIZ OLMALI - 19/11/2013 |
ADIMIZ ANDIMIZDIR - 12/10/2013 |
ZORUNLU ATAMALARDA NELER YAŞADIK? - 23/09/2013 |
TUTTUĞUN BALIK, ÜRKÜTTÜĞÜN KURBAĞAYA DEĞMELİ - 11/09/2013 |
BAS AĞRITAN PROTOKELLER - 09/09/2013 |
Devamı |