Cumhuriyetimizin kuruluş yıllarında köylerde (kırsalda) yaşayanlar nüfusun %70’ine tekabül ediyordu. Milenyum denen günümüzde medeniyetin merkezi sayılan şehirlerin sosyal ve kültürel alanda cazibe merkezi olması, köylerden şehire göçü hızlandırmıştır. Şimdilerde köylerimizde yaşayanların şehirlerdeki toplam nüfusa oranı %30’lara düştüğünü söyleyebiliriz. Önümüzdeki seçimlerde, “BÜYÜKŞEHİR BELEDİYELERİ” nin yanı sıra, “BÜTÜNŞEHİR BELEDİYELERİ” hayata geçirileceğinden, belediye hizmetleri konusunda herkesin bilinçlendirilip, bilgilendirilmesinde yarar var.

Yaklaşık yarım asırdır memleketimizin ve medeniyetin merkezi ‘BAŞKENT’te yaşayan bir köylü olarak “BENİM BELEDİYE BAŞKANIM BÖYLE OLMALI” derken, akıl vermenin ötesinde; “Önce DEVLETİM, sonra BEN” tezini benimsediğimi belirtiyor; sizlerden de anlayış ve biraz(cık) hoşgörü bekliyorum.

Özellikle devamlı göç veren küçük il ve ilçelerde yaşayanların gözlerini kilit parkelerle boyayıp bunu hizmet diye gösteren! (yutturan) Belediyecilik anlayışı artık çöpe atılmalı. Belediye sadece yol, park, altyapı inşa eden, çöp toplayan kurumlar olarak görülmemeli. Bu hizmetler Belediyelerin elbette asli görevlerindendir ve yine de en iyi şekilde yapılmalı.

Benim Belediye Başkanım Şeyh Edebali’nin Osman Beye nasihatında “İnsanı yaşat ki Devlet yaşasın” sözünü ilke kabul etmeli, bunu aklından asla çıkarmamalı. Kendi çıkarlarını Halkın ve Belediyenin çıkarlarından üstün tutmamalı. Önce insan demeli, aile demeli ve önceliği, halkının yardımına koşarak, yanında olmalı. Hizmetini oy kaygısıyla, riyakârca (el gördülük-gösteriş-reklâm amaçlı) değil; çağdaşça ve Allah rızası için yapmalı.

İnsan yaratılmışların en şereflisi olarak her şeyin en mükemmeline layıktır... Bu itibarla hizmet istediği beldenin Belediye Başkanından mükemmellik arz etmesini beklemesi en tabii hakkıdır. Başarılı iyi Başkanın arkasında daima iyi yönetim kadrosu bulunur. Benim Belediye Başkanımın vizyonu Milenyum Çağı’nın artılarıyla sonsuzluğa akıp gitmeli. Benim Belediye Başkanımın programlarını gerçekleştirmek için gerekli, çağdaş, dürüst prensip ve kurallar, misyonu olmalıdır. Vaat ettiklerini koltuğa oturunca sümen altı etmemeli, unutmamalı, sözüne sadık olmalı. Halktan kopuk yaşamamalı, halkın içinde olmalı. Halkın dertlerini, şikâyetlerini, dilek ve temennilerini dinlemeli ve halkına verdiği sözü yerine getirmeli. Kendisine oy versin- vermesin tüm kentin Başkanı olduğunu hatırlamalı ve herkesi, her kesimi kucaklamalı. Benim Başkanım Allah’tan korkmalı, kuldan da utanmalı.

Benim Belediye Başkanım ekiple çalışmalı, önerilere açık olmalı, kararları yansız ve doğru vermeli. Yenilikleri takip etmeli ve teknolojiyi kullanmalı, çağdaş hizmetlerin öncüsü olmalı. Sivil Toplum Örgütleriyle birlikte hareket edip, âkîl adamlara danışmalı. Beldesine âşık şair ve yazarların önerilerini önemsemeli, destek vermeli. Çağdışı değil, çağdaş, modern, atılımcı, devrimci, kibar, karizmatik, cömert, uzlaşmacı, cesur, dik duran, dikleşmeyen özellikler ve güzelliklerle donanımlı olmalı. Adı çirkin ve çirkef işlere bulaşmamış; yani alnı ak, başı dik ve sabıkasız olmalı.

Benim Belediye Başkanım Seçimi kazanınca ya da kaybedince “Beldemin çıkarları adına yapıyorum!” diyerek, kendi çıkarları için yön, saf, parti değiştirmemeli. İktidarla çatışmamalı ve ancak iktidarla birlikte hizmet verileceğini iyi bilmeli. Benim Belediye Başkanım adam gibi adam olmalı…

Sözün özü: Şu bizim emmoğlum Recep Tayyip Erdoğan iki lâfının birisinde ‘Seçmene ve Başkana’: “İnsan ölür eseri kalır; eşek ölür semeri kalır.” diyorsa; Benim Belediye Başkanım bu sözü kafasına (beynine) iyice sokup, kendine anlam çıkarmalı…

Benim Belediye Başkanım yaptığı ölümsüz eserlere tarih atıp, beldesinde tarih yazmalı. Ben de beldeme hizmet eden başkanımın şehrin tam göbeğine anıtını dikip, adını beldemle birlikte bütünleştirip anmazsam, kendisine dua etmezsem namerdim.

Hoşça kalınız.

Duran ERDOĞAN

Kırşehir Anekdotları Yazarı

E.posta: duranerdogan1947@gmail.com

http://www.duranerdogan.com