SERDAR ATABAY
serdar__atabay@hotmail.com
ÂŞIK PAŞA’YI ANDIK VE ŞÜKÜR ANLADIK
21/12/2010
Kırşehir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği (İLESAM) Kırşehir Temsilci Zübeyde Gökbulut Hanımefendi’nin düzenlediği; Kırşehir Valiliği, Kırşehir Belediyesi, İl Emniyet Müdürlüğü, , Kaman Belediyesi, Mucur Belediyesi ile Necdet Özbay ( Eski Futbolcu), İbrahim Özdemir ( Araştırmacı, Şair ve Yazar ), İsa Erdoğan ( Şair ), Recep Dündar ( Toprak sanatçısı), Kırşehir Şanal Turizm Recep Bahçeci’nin ( Esnaf ) destek verdiği 1. Ulusal Âşık Paşa Şiir Şöleni’ne şiirlerine ve Kırşehir sevdasına hayran olduğum Zübeyde Hanım’ın davetlisi olarak memleketim olan Kırşehir’e gittim. Konu Âşık Paşa olunca “Türkçe ve şiir iyi irdelenmeliydi” tezi gerçekleşmiş olmalıydı. Çünkü Âşık Paşa; “Türk diline kimesne bakmaz idi, Türklere her giz gönül akmaz idi, Türk dahi bilmez idi bu dilleri, İnce yolu, ol ulu menzilleri”
Diyerek, Türkçenin önemini vurgulamış ve 12.000 Beyitlik “Garipnâme” isimli eserini öz Türkçe yazarak Türkçenin önemini ve değerini yeni nesillere aktarmıştır. Bu anlamlı gecede mutlaka en zor görev usta şair Zübeyde Hanım’a düşmüştü. Çünkü bir bayanın böyle bir organizasyonu büyük bir çaba ile kusursuzca sonlandırması takdir edilmesi gereken bir olaydı. Ve takdir de ettik vallahi. Bu etkinlik sayesinde tanıdığım ve yeni tanıştığım birçok şair ve yazarlarla bir arada bulunmam benim için bir şeref vesilesiydi. Fakat Kırşehir kültürüne sayısız eser ve anekdotlar kazandıran iki gönül insanı vardı ki bunlar etkinliğe ayrı bir tat verdiler. Bunlardan birisi Kırşehir Anekdotlarının yazarı ve aynı zamanda bir Kırşehir sevdalısı, usta kalem Duran Erdoğan Beyefendi ve diğeri ise Kırşehir ve kültürüne sayısız eserler kazandıran halk ve Hak aşığı İbrahim Özdemir Beyefendiydi. Duruşları ve etkinlik için gayretleri görülmeye değerdi. Farklı illerden gelen şair, yazar gönül dostlarıyla tanışmak ve kaynaşmak çok güzel bir duyguydu. Hepsi birbirinden değerli bir o kadar da alanlarında başarılılardı. Ama gelen misafirlerden iki tanesi benim için sürpriz ve heyecan vesilesiydi. Bunlardan birisi Kütahya da tanıştığım meşhur ‘Başım Gözüm Üstüne’ şiirinin yazarı ve edebiyat adına birçok eserler yazan Şevki Dinçal Beyefendi; diğeri ise, seneler önce Ankara’da tanıştığım gür sesi ve asil duruşuyla beni etkileyen Mustafa Firengiz Hocamdı ki, işte iki ustayı bu vesileyle görüp ilham aldım ya, bana yetti ve arttı bile. Velhasıl şiir şöleni Kırşehir de başladı ve ilk gün Kaman gezisi için yola çıktık. Kaman Belediyesi ve özellikle Kırşehir aşığı Tekin Var Beyefendinin katkılarıyla, Kamanda başka bir araştırmacı, yazar ve şair Mümtaz Boyacıoğlu Beyefendi sıcak gönülleriyle bizleri misafir ettiler. Kaman Kalehöyük Arkeoloji Müzesi'ni gezdikten sonra Kaman Abdalları Eğitim Kültür Araştırma Ve Dayanışma Derneği’nin davullu zurnalı karşılama töreniyle şenlendik. Ardından Avşarların büyük ustası Dadaloğlu’nun türbesini ziyaret ettik ve güzel bir yemekten sonra vedalaşarak Kırşehir’e geldik. Bu büyük şölen için salona vardığımızda salon hınca hınç dolu ve müthiş bir canlılık gözümden kaçmadı. Birbirinden değerli şairler çok güzel şiirlerini okuyarak yer yer ağlattı, yer yer güldürttü ve düşündürttü. Ve bir de ‘Şükür Âşık Paşa’yı andık ve anladık’ .. Bu müthiş gecede, beni etkileyen en önemli anlardan bazılarını yazmadan edemeyeceğim. Misafirler tarafından İstiklal Marşının gür ve samimi bir şekilde söylenmesi, Sosyal ve kültürel yönleriyle Kırşehir’e hizmet eden Mikail Aslan Beyefendi’nin kısa ve öz konuşmasının altında yatan anlam ve mana yoğunluğu, Zübeyde Hanımefendi’nin Âşık Paşa için yazdığı ve okuduğu o harika şiiri, Mustafa Firengiz Hocamın, Mehmet Akif Ersoy’un büyük bir eseri olan Çanakkale Şehitlerine ithaf ettiği o şiirini okumasıyla çoğu misafiri ağlattığı an, Tok sesiyle gecenin sunumunu yapan ve güzel bir türküyle etkinliğe ayrı haz veren Sayın Abdullah Gündüz Beyefendi, Okuduğum şiirimin ardından Vali Bey’in ve Mikail Bey’in bana karşı gösterdikleri içten ve samimi tavırları bu gecede unutamadığım anlardan sadece birkaç tanesiydi. Büyük gecenin ardından Kırşehir Belediyesi’nin Sosyal Tesislerinde akşam yemeği, ardından okunan şiir ve türkülerle kulaklarımızın pası silindi dersem abartılı olmaz sanıyorum. Samimi bir havada geçen gecenin ardından sabahı iple çektim ve ertesi sabah Recep Dündar’ın farklı resim, heykel ve fotoğraf çalışmalarını gördükten sonra, İbrahim Özdemir’in gönül evine davetli olarak gittik ve ağırlandık. Ardından Gönül dostlarıyla vedalaşarak böyle güzel bir şenlikten aldığım hazla ayrılmanın hüznünü yaşadım. Program sonmuş gibiydi amma gönüllerde yeni bir başlangıç ve heyecandı. Kültürümüzü anlatan bu gecede bunca şair ve yazarın buluşmasına vesile olan Yüce Türkmen, Âşık Paşa’yı dualarla yâd ettik. Etkinliğin ardından kaybettiğimiz şair Ali Sarı ağabeyimize Allahtan rahmet, yakınlarına da sabır diliyorum. ‘KÜLTÜR, ANCAK KÜLTÜRÜNÜ YAŞAYANLAR TARAFINDAN YAŞATILIR.
Saygılarımla, SERDAR ATABAY 20.12.2010 / KÜTAHYA |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
EFENDİM - 16/10/2013 |
Asır mı sandın? - 24/04/2012 |
Nefsime Nasihat - 30/03/2012 |
Ne Ararsın? - 26/02/2012 |
Küpten Çıkar Pekmezi - 20/01/2012 |
Eski Kızılcaköy - 23/12/2011 |
Ağzı Olan Konuşuyo - 15/11/2011 |
Bayrağım - 01/11/2011 |
Al Bayrağı Atanlar - 26/06/2011 |
Devamı |